19 Nisan 2024
İstanbul
AHLAK

Çalışma Hayatında Usta-Çırak İlişkisi ve Meyad Kamu Spotu

Türk Dil Kurumu Sözlüğünde usta bir zanaatı gereği gibi öğrenmiş olan ve kendi başına yapabilen kimse; çırak  zanaat öğrenmek için bir ustanın yanında çalışan kimsedir. “Ahilik” ise; kökleri eski Türk törelerine dayanan ve Anadolu’da yüksek bir gelişim gösteren esnaf, zanaatçı, çiftçi vb. bütün çalışma kollarını içine alan ocak anlamlarına gelmektedir. Ahiliğin öneminden dolayı 2021 yılı UNESCO ve Cumhurbaşkanımız tarafından Ahilik Yılı ilan edilmiştir.

Bendeniz rahmetli olmuş işçi ve geçimimizi daha iyi sağlamak için aynı zamanda çiftçilik yapan fedakâr bir babanın çocuğuyum. Ankara Hasanoğlan Atatürk Öğretmen Lisesi’nde okurken yazları ailemin yanına gider, çiftçilik işlerinde gücüm yettiğince yardımcı olurdum. Rahmetli babam üzüm bağını at ile çift sürerek imar ederdi. Bir gün bana, “kırk çakıl topla” dedi. Topladığım çakıl taşlarını avucuna döktüm. Pulluğu tutmamı ve avucundaki çakılları elimin üstüne bastırarak çift sürmemi istedi. Bir süre sonra elim acıdı ve dayanamadım. Neden bunu yaptığını sorduğumda; “okulunun kıymetini bil oğlum” dedi. “Ayrıca, zanaat öğrenmek de okul okumak da sebat ister. Bir zorlukla karşılaştığında hemen pes etme diye çakılları elinin üstüne koydum” demişti.

Biraz mizah ama mesajı da önemli 🙂

Ahilik geleneğindeki “usta-çırak” ilişkisi, iş yaşamında önemli bir yere sahiptir. Eğitim sistemimiz genellikle teorik bilgilerle “öğretim” odaklı olduğundan, okullarda öğrenilen bilgilerin teoriden pratiğe geçişi, işbaşında usta-çırak ilişkisi ile öğrenilebilmektedir. Ustanın kişilik yapısı, mesleki tecrübesi ile paylaşımdaki cömertliği yeni başlayan çalışanın yetişmesinde önemli rol oynayabilmekte ya da kâbusa dönüşebilmektedir.

Çalışma hayatındaki usta-çırak ilişkisini kimi zaman toplumsal kâbuslardan biri olan, gelin-kaynana ilişkisine benzetebiliriz. Kaynanadan muzdarip olan gelin, kendisi kaynana olunca şikâyet ettiği olumsuz tutumları misliyle gelin ya da damadına yaşatabilmektedir. Çalışma hayatındaki usta-çırak ilişkisi de kimi zaman gelin-kaynana döngüsü gibi çekilmez bir hal alabilmektedir.

Sağlık sektöründe, usta-çırak ilişkisinin olumlu-olumsuz örneklerini bolca görmek mümkündür. Asistanlık dönemlerinde keyfi uygulamalara maruz kalanlar, usta ya da uzman olmaya başlayınca yaşadığı olumsuzlukları kimi zaman misliyle asistanlarına ya da çalışanlarına yaşatabilmektedir. Bu durum; sistemsel çürümüşlüğe ve yozlaşmaya, çalışanlar için çekilmez bir duruma dönüşebilmektedir. Kimi zaman onca verdiği emeğe rağmen işinden vazgeçmekte, kimi zaman da yaşama sevincini yitiren merhum Dr. Mustafa Yalçın gibi elim sonlarla içimizi acıtıp kanatabilmektedir. Narsist ustaların asistan ya da çalışanlarına; “ceza nöbetleri, özel işlerini yaptırmak, çalışma masasını temizletmek, kahvaltı hazırlatmak, çay-kahve getirmesini istemek, ameliyata girmesi gerekirken dosya doldurtmak, keyfi yer ya da bölüm değiştirtmek, onurunu kırmak” gibi uzayıp giden sorunlar yumağı, gerekli ve faydalı olan “usta-çırak” ilişkisinden nefret eder hale getirebilmektedir. Ustaların nefret değil, sevgiyle ve zevkle geleceğe ölüm yerine “bilim insanı” yetiştirmesi gerekmektedir. Sağlık Bakanlığı, Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) ve rektörlüklerin bu yönde tedbir alması ve düzenli denetimlerle aksaklıklara müdahale etmeleri gerekmektedir.

Başhekimlik ile hekim ve çalışan ilişkileri, hekim ve diğer sağlık çalışanları ilişkisi, 4D’li olarak bilinen işçilerin sorunları, insan fıtratına aykırı 24-36 saatlik nöbetler, kendini geliştiren yenilikçi/innovativ çalışana angarya ya da seviyesinin altında görevler vermek gibi pek çok sorun bulunmaktadır. Bu ve benzeri sorunlar; hasta sağlığı ve çalışan mutluluğu açısından önemli riskleri barındırmakta ve yeniden yapılanma gerekliliğini düşündürmektedir. Bizlere de ulaşan kimi keyfi uygulama ve feryatlar, iş barışı ve verimliliği olumsuz etkilemektedir.  Antalya Kumluca’daki Başhekimin hemşireye 500 kere “ben salağım” yazma cezası (!) vermesi üzerine duyarlılık gösteren Sağlık Bakanı Sn. Fahrettin Koca, mobbing uygulayan başhekimi görevden alarak yüreklere su serpmiştir. Ancak, mobbingle mücadelede; sistemsel neşter ile ciddi, objektif ve habersiz denetimlerin gerektiği de açıktır.

Çözüm için ölçü: “Kendimize yapılmasını istemediğini başkasına yapmamak” ve kadim medeniyetimizdeki “sevgi, hoşgörü ve uzlaşma kültürü” ile çözülemeyecek sorun olmayacağını iddia ediyoruz. Kuşkusuz her zaman geçerli olan “liyakat, ehliyet, emanet ve adalet” ilkelerini hayata hâkim kılabilirsek…

 

En kıymetli varlık olan İNSANI israf etmeden, insana yaraşır iş yerleri ve mobbingsiz çalışma hayatı dileğiyle.

İsmail Akgün

MEYAD Genel Başkanı, Eğitimci-Yazar, Mobbing Bilirkişisi

[email protected]

Bilgilendirme;

Ahilik ne demek, Ahi Evran kimdir?

Ahilik Yılı : Bazı araştırmalar Ahiliğin Kırşehir’de ortaya çıktığını ileri sürer. Diğer bir görüşe göre, Bağdat’ta büyük üstadlardan ders alan Ahi Evran, Arapların kurduğu Fütüvvet Teşkilatı’ndan etkilenerek, 1205’te Anadolu’ya gelmesinden kısa bir süre sonra ilk olarak Kayseri’de Ahilik Teşkilatını kurmuştur.

2021 yılının Ahi Evran Yılı olarak kutlanmasına karar verildi. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2021 yılının “Ahi Evran Yılı” olarak kutlanmasına ilişkin genelge yayımladı.Erdoğan, ahilerin, “Hakka hizmet, halka hizmet” anlayışıyla uzun yıllar Anadolu’da ticaretin ve sanat dallarının gelişmesinde, barış ve huzurun tesisinde önemli roller üstlendiğine işaret etti. Peki, Ahilik ne demek, Ahi Evran kimdir?

Dürüstlük ve dayanışmayı sanatla birleştirerek İslam’ın engin ve evrensel prensiplerini dünyaya farklı bir pencereden sunan Ahilik teşkilatı, günümüz iş dünyasına da ışık tutuyor

Anadolu’nun Türkleşmesi ve Müslümanlaşmasına manevi mimar olarak büyük katkı sağlayan, Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarında padişahların da önderi olduğu Ahilik teşkilatının yüksek ticaret ahlakı ve çalışma disiplininin günümüzde de yaşatılması, hem ekonomik gelişme hem de sosyal adaletin sağlanması açısından büyük önem taşıyor.

Bu kapsamda, Ahiliğin başkenti olarak adlandırılan Kırşehir’de her yıl resmi programla Ahilik kutlamaları gerçekleştiriliyor.

Ahilik ve Ahi Evran Veli

Kardeşliğin, cömertliğin, yiğitliğin, fedakarlığın, doğruluğun, dürüstlüğün, kalitenin, üretimin, ahlakın, sanatın, aklın ve bilimin esas alındığı Ahilik teşkilatı, Ahi Evran Veli tarafından 1200’lü yıllarda kuruldu.

Ahilik, o dönemde Anadolu’ya göç eden Türkmenler’e aş ve iş imkanı sağlayarak, aynı zamanda tekke ve zaviyelerde iyi bir Müslüman ve vasıflı bir meslek sahibi üretici haline getirilmesine katkı yaptı.

Kırşehir Valiliği ve Ahi Evran Üniversitesi kaynaklarından derlediği bilgilere göre, Anadolu Ahiliğinin kurucusu Ahi Evran Veli, 1171 yılında İran’ın Batı Azerbaycan bölgesinde bulunan Hoy kasabasında dünyaya geldi.

Çocukluğu ve ilk eğitim dönemi Azerbaycan’da geçen Ahi Evran, Horasan ve Maveraünnehir’de büyük üstatlardan ders aldı.

Ahi Evran, bir hac yolculuğu esnasında Şeyh Evhadüddin Kirmani ile tanışarak ondan dersler aldı. Bağdat’ın İslam dünyasının büyük sanat ve ilim merkezi olması, Ahi Evran’ın çok yönlü yetişmesinde etkili oldu ve burada Abbasi Halifesi Nasır Lidinillah’ın kurduğu fütüvvet teşkilatını tanıdı.

13. yüzyıl başlarında Muhyiddin Arabi ve hocası Evhadüddin Kirmani ile Anadolu’ya gelen Ahi Evran, Kirmani’nin kızı Fatma Bacı ile evlendi.

Nasır Lidinillah’ın kurduğu fütüvvet teşkilatına katılan Ahi Evran, bu teşkilatın da etkileriyle Anadolu esnaf ve sanatkarlarını teşkilatlandırılması için çalışamalar yaptı.

Esnafa İslamiyet’i anlatarak dünya ve ahiret işlerini düzenli hale getirmeleri için çalışmalar yapan Ahi Evran, Kayseri’de deri işleme atölyesi (debbağ) kurdu ve burada o dönem Moğol istilasına karşı Kayseri’yi savunan Ahileri teşkilatlandırdı.

Bir dönem Konya ve Denizli’de yaşayan Ahi Evran, 1206 yılında o zamanki ismi “Gülşehri” olan Kırşehir’e geldi.

Ömrünün sonuna kadar Kırşehir’de yaşayarak iş ve aş verdiği Türkmenlerin tekke ve zaviyelerde iyi bir Müslüman ve vasıflı bir meslek sahibi üretici insan olmaları için gayret gösterdi.

Ahi Evran’ın eşi Fatma Bacı da kadınları teşkilatlandırarak “Bacıyanı Rum” teşkilatını kurdu.

Aynı dönemde Kırşehir yöresinde yaşayan ve bir Ahi önderi olan Şeyh Edabili’nin Eskişehir ve Bilecik yöresine gitmesine katkı sağlayan Ahi Evran Veli, Osmanlı Devleti’nin temellerinin atılmasına katkı yaptı.

“Hak ile sabır dileyip, bize gelen bizdendir. Akıl ve ahlak ile çalışıp bizi geçen bizdendir”
Ahi Evran, 32 çeşit esnafı eğitim, sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel, dini ve ahlaki değerlerle teşkilatlandırarak zamanla Selçuklu ve Osmanlı coğrafyasında sanatını icra eden bütün esnaflara yayılacak Ahilik sisteminin temellerini attı.

Kesin olmamakla birlikte Moğollara karşı mücadele ederken 1261 yılında 93 yaşında şehit edilen Ahi Evran’ın türbesi Kırşehir’de, kendi adını taşıyan caminin içinde bulunuyor.

“Hak ile sabır dileyip, bize gelen bizdendir. Akıl ve ahlak ile çalışıp bizi geçen bizdendir.” sözleri dilden dile dolaşan Ahi Evran’ın 20 kadar telif ve tercüme eseri buluyor.

Türk-İslam kültürüne has bir teşkilat olan Ahilikteki hiyerarşik yapıda sırasıyla yiğitler, yamaklar, çıraklar, kalfalar, ustalar ve Ahiler bulunuyor. Ahiler ise halifeler, şeyhler ve şeyhül meşayihler olarak temsil ediliyor. Şeyhlik makamındakilerin Ahi Fütüvvetnamelerinde belirtilen ahlak, sanat ve meslekle ilgili 740 emredici maddeyi bilmeleri ve yaşamaları gerekiyor. Öğrenci konumunda olanlardan ise bunların 124 maddesini bilmeleri ve uygulamaları isteniyor.

Meyad Kamu Spotu

“Toplumsal Bilinçlenme Toplumsal Uzlaşı ve Çalışma Hayatına Katkı” amacıyla “MOBBİNG VE SİBER MOBBİNG” ile ilgili hazırladığımız kısa “kamu spotu” tarzındaki filmler aşağıda izleyebilirsiniz

 

About The Author

Leave feedback about this

  • Quality
  • Price
  • Service

PROS

+
Add Field

CONS

+
Add Field
Choose Image
Choose Video

X