“Sessizliği dinle, söyleyecek çok şeyi var.” der Rumi. Çok da güzel söyler ancak günümüz dünyasında bu sessizliğe ulaşabilmek birçoğumuz için çok zor. Evlerimizde televizyonun sesi, müzik sesi, ev aletlerinin sesi, dışardan gelen araba sesi, sokağın sesi..
Çevremiz seslerle kuşatılmış durumda. Sessizliği deneyimleyebilmek anlamlı çabaları gerektiriyor. “Sessizliği dinle, söyleyecek çok şeyi var.” der Rumi. Çok da güzel söyler ancak günümüz dünyasında bu sessizliğe ulaşabilmek birçoğumuz için çok zor. Evlerimizde televizyonun sesi, müzik sesi, ev aletlerinin sesi, dışardan gelen araba sesi, sokağın sesi. Çevremiz seslerle kuşatılmış durumda. Sessizliği deneyimleyebilmek anlamlı çabaları gerektiriyor.
Peki çocukların sessizlikle ilişkileri nasıl?
Maria Montessori, bir gün sınıfa kucağında uyuyan bir bebekle geldi ve o gün yaşadıkları ona sessizliğin gücünü çarpıcı bir şekilde gösterdi. Montessori sınıfa bebekle girdiğinde çocukların dikkatini bebeğin sessizliğine çekti ve onları da eşit derecede sessiz olmaya davet etti. Çocuklar sessizce bebeği gözlemleyip sessizliği sağlamak için çaba sarf ettiler ve sonunda kimsenin böyle bir talebi olmamasına rağmen sessizce işlerine döndüler ve ruhsal olarak çok memnun bir şekilde çalıştılar.
Leave feedback about this