25 Nisan 2024
İstanbul
LAFLAF

Coronavirüs’ün İnsan Bedenindeki Yolculuğu

COVID-19’a neden olan yeni ölümcül koronavirüs hakkında hâlâ çok sınırlı bilgiye sahibiz. Virüsün vücudumuzda nereleri hedeflediği ve hangi yollardan geçerek enfeksiyona neden olduğunu öğrenmek bu sebeple önemli. İşte koronavirüsün insan bedenindeki yolculuğu…

Çin Halk Cumhuriyeti’nin Wuhan kentinde ortaya çıktıktan sonra tüm dünyaya yayılan ve şu ana kadar 154.350 kişinin ölümüne sebep olan yeni ölümcül koronavirüs (COVID-19) hakkında hâlâ çok şey bildiğimizi söyleyemeyiz. Bilim insanları aşı ve ilaç tedavisi geliştirebilmek için virüsün yapısını incelerken enfeksiyona neden olan virüsün vücudumuzda nasıl yol aldığı ve nereleri hedeflediğini keşfetmek bir hayli önemli.

Science dergisi, bu nedenle SARSCoV2 adı verilen yeni koronavirüsün vücudumuza girdiği andan itibaren olan yolculuğunun hikâyesini anlattı. COVID-19 hakkında şimdiden çok sayıda bilimsel makale yazılmasına rağmen tablo hâlâ net değil ve Rush Ünivesitesi Tıp Merkezinde COVID-19 tedavilerinde bulunan karaciğer nakli doktoru Nancy Reau, virüs ve hastalık hakkında öğrenmeye sürdürdüklerini söylüyor.

Enfeksiyon böyle başlıyor

SARS-CoV-2 taşıyan birisinin çeşitli yollarla saçtığı damlacıkların başka biri tarafından alınmasıyla birlikte virüs vücudumuza giriş yapmış oluyor. Burnumuzdan ve boğazımızdan giriş yapan SARS-CoV-2, burun duvarında kendisine güzel bir yuva bulan virüs, bu bölgedeki hücrelerde bol miktarda bulunan ACE2 enzimlerini kullanıyor. Normalde kan basıncını düzenleyen ACE2 enzimleri, yeni koronavirüsün hücrelerimize giriş için kullandığı parçacıklar oluyor. SARS-CoV-2 bu reseptörü kullanarak hücrelerimize giriyor ve hücrenin makinesini ele geçirdikten sonra kendini klonlayarak başka hücreleri istila etmeye başlıyor.

Eğer bağışıklık sistemimiz enfekte olduğumuz ilk hafta SARS-CoV-2’yi geri püskürtemezse, virüs ölümcül olabileceği akciğerlere ulaşmak için soluk borusuna doğru ilerliyor. Akciğerlerimizde bulunan ve kılcal damarlardaki karbondioksiti alıp kılcal damarlara içlerinde olan oksijeni veren alveoller de ACE2 reseptörleri bakımından hayli zengin. Bu da, akciğerlerimizi koronavirüse karşı oldukça savunmasız bırakıyor.

Bağışıklık sisteminin virüsle savaşı nedeniyle, oksijeni alıp tüm vücuda yayması beklenen kılcal damarlar fonksiyonunu yerine getiremiyor. Enfeksiyonla mücadelede vazifeli akyuvarlar, enfekte olmuş virüsleri öldürüyor ve bu süreç arkasında bir ölü hücre mezarlığı bırakıyor. İşte bu, zatürrenin altında yatan sebep ve belirtileri öksürük, ateş ve hızlı ve yüzeysel solunum. Bazı COVID-19 hastaları bu noktada iyileşiyor ancak bazılarının durumu kötüleşiyor ve Akut Solunum Sıkıntısı Sendromu (ARDS) denilen durum meydana geliyor. Kandaki oksijen miktarı büyük düşüş yaşıyor ve nefes almak gittikçe daha da zorlaşıyor.

Bu hastalar ventilatöre ihtiyaç duyuyor ve çoğu yaşamını yitiriyor. Bu hastaların ölümlerinden sonra yapılan otopsilerde alveollerinin sıvı, akyuvar hücreleri, mukus ve yok edilmiş akciğer hücreleriyle dolu olduğu görüldü. Bazı doktorlar, bu tip hastaların yaşadığı şeyin ‘sitokin fırtınası’ndan kaynaklandığını düşünüyor. Sitokin, normal şartlarda sağlıklı bir bağışıklık refleksi vermemizi sağlayan kimyasal sinyal molekülleri olarak biliniyor. Sitokin fırtınası durumundaysa bazı sitokinler gereğinden fazlasını yapıyor ve bağışıklık sistemimiz sağlıklı hücrelerimizi de öldürmeye başlıyor. Doktorlar, bazı COVID-19 ölümlerinin bu ölçüsüz tepkiden kaynaklanmış olabileceğini tahmin ediyorlar.

Organ yetmezliğine neden olabiliyor

Öte yandan SARS-CoV-2’nin yalnızca akciğerlere zarar verdiğini söylemek yanlış olur. Karaciğer, böbrek, bağırsak, beyin, göz, burun, kalp ve damarlar da ölümcül koronavirüsün zarar verdiği organlar arasında bulunuyor. Wuhan’da hastaneye kaldırılan 416 hastanın %20’sinde kalp hasarı görüldü. Wuhan’da yapılan bir başka araştırmada, 138 hastanın %44’ünde ritm bozukluğu tespit edildi.

Hollanda’daki 138 COVID-19 hastasında yapılan araştırma %38’inde anormal kan pıhtılaşmasını ortaya çıkardı. Eğer COVID-19 kan damarlarına saldırıyorsa, bu durumda diyabet ve yüksek tansiyon hastalarının neden daha fazla etkilendiği tespit edilmiş olabilir. Çünkü bu hastalıklar da öncesinde damarlara zarar vermiş oluyor. Bununla birlikte bilim insanları hâlâ virüsün neden kardiyovasküler zarar verdiğini tam anlamıyla saptayabilmiş değil.

About The Author

Leave feedback about this

  • Quality
  • Price
  • Service

PROS

+
Add Field

CONS

+
Add Field
Choose Image
Choose Video

X