Öyle zengin, öyle köklü bir mutfağımız var ki sahip olduğumuz her lezzetin ardında birbirinden güzel hikayeler gizli. İşte o hikayelerden birini, keşkülün hikayesini birlikte keşfedeceğiz bugün.
Bademin lezzetiyle dolu bu özel sütlü tatlı, şimdilerde kısaca “keşkül” olarak anılsa da Osmanlı zamanlarında kendisi “keşkül-ü fukara” olarak adlandırılmış, lezzetiyle o günlerden bugünlere dek gelmeyi başarmış muazzam bir tat. Peki bu farklı isim nereden geliyor dersiniz?
Gelin hep birlikte tarihte lezzet dolu bir yolculuğa çıkalım, keşkülün nasıl ortaya çıktığını, isminin neden böyle olduğunu öğrenelim.
Lezzetiyle Osmanlı’dan günümüze dek gelmeyi başaran keşkül-ü fukara tatlısının hikayesi
Dile kolay, yüzlerce yıldır varlığını sürdürmeyi başarmış bir tatlı o. Hal böyle olunca hakkında birçok farklı hikaye ve rivayet de ortaya çıkmış keşkülün. Birçok kaynağa göre keşkül-ü fukara tatlısının ismini aldığı malzeme ise hemen yukarıda gördüğünüz bir tür çanak.
Bu çanağın orijinal hali, “sea coconut” olarak da anılan bir tür Hindistan cevizi kabuğundan elde ediliyor. Osmanlı zamanında “keşkül” olarak anılmaya başlanan bu kaplar zaman içinde Hindistan cevizi kabuğu dışında abanoz, gümüş, ahşap, altın gibi farklı malzemelerle de hazırlanmaya başlıyor. Üzerine altın ya da gümüşten işlemeler dahi yapılabiliyor. İki ucundan asılan bir zincir sayesinde omza ya da boyna asılabiliyor.
Peki keşkül olarak anılan bu çanaklar ne için kullanılıyor? Osmanlı döneminde bu çanaklar bir çeşit dilenme, yardım isteme amacıyla kullanılıyor. Kullananlar ise çoğunlukla dervişler ve kadılar.
Leave feedback about this