Gezi, bölgeleri görmekten ziyade, biraz da kendini tanıma arzusudur. Gezi dış dünyayı keşfetmek için değil, iç dünyamızı daha iyi tanımak, kendimizi keşfetmek için yapılır.
Gezmek Nasıl Bir Duygudur?
“Dünyanın en güzel du ygusu nedir?” diye sorsanız; gezip, görmekten, dünyayı gezmekten, bambaşka ülkelere kuş misali uçmaktan, yeni kültürleri, insanları, toplumları, yiyecekleri tatmaktan başka bir cevabım olmaz.
Yaşamın bu kadar güzel bulunduğunu, nefes almanın bu kadar kıymetli bulunduğunu, hayatımızda bir şeylerin noksan kalabildiğini bile bile niçin hepimiz millet olarak pek seyahat etmiyoruz ki? Oysaki biz Türkler bu olguyu iliklerimize kadar içselleştiren bir ulusuz. Ataları at sırtından inmeyen bir ulusuz.
Gezmeyi, seyahati oldukça seven biri olduğum için, çevremdeki insanların devamlı “nekadar çok gezebiliyorsun?” yada “nasıl da da bu kadar zamanı buluyorsun?” benzeri sorularıyla karşı karşıya kalıyorum. En sonunda da, “Kaç paraya mal oldu bu gezin?” benzeri sorular.
Ben bu tür soruları sorunlara, bu işlerin kolay bulunduğunu, gezmenin ucuz ve hatta basit bir etkinlik bulunduğunu anlatıyorum. Keşke bizler de yapabilsek diyenler fazlaca oluyor. Sadece, bir türlü bir yerden başlamaya cesaret edemiyorlar yada çoğunlukla hayallerini, gezip görmek istedikleri bölgelere doğru yola çıkmayı erteleyip duruyorlar.
Şunu size söylemem gerekir. Her şey de olduğu gibi dolaşmak, gezmek de bir tutku işidir. Tutku varsa hepimiz her şeyi yapabiliriz düşüncesindeyim. Zaman de bulunur para da. Yeter ki yapmak isteyelim, eyleme geçelim.
Çevremdeki dostlarımı gezmeye, özendirmeye çalışıyorum. Aynı şeyi şimdi yazarak da yapmak isterim. Bir ihtimal böylece siz beni okuyan dostlarım, benim en büyük heyecanlarımdan önde gelen gezme sevdasına kapılırsınız. Bir ihtimal yollarda buluşur, beraber gezeriz, kim bilir?
About The Author
Leave feedback about this