27 Nisan 2024
İstanbul
EĞLENCE GEZİ & SEYAHAT

Günübirlik Eskişehir Turu

Bugün rotamız sürekli kendini geliştiren ve yenileyen; sanat ve doğa aşığı, Anadolu’nun incisi namı diğer Eskişehir. Türkiye’de en yaşanabilir şehirler arasında en başta gelmektedir. Öğrenci nüfusu oldukça fazladır. Bu nedenle, halk          arasında öğrenci şehri ya da Türkiye’nin Venedik’i olarak bilinmektedir.

Gelin hep birlikte Yunus Emre’nin diyarı olan Eskişehir’i bir günde birlikte gezelim.

Eskişehir Nerede?

Eskişehir, İç Anadolu Bölgesi’nin kuzeybatısında bulunan; AnkaraKütahyaBilecik ile çevrelenen bir ilimizdir. Eskişehir, Sakarya Irmağı’nın en uzun kolu olan Porsuk Çayı ve ona dökülen Sarısu’nun geçtiği geniş bir ova üzerinde yer almaktadır.

Eskişehir-İstanbul arası yaklaşık 280 km, 3 saat 30 dakika

Eskişehir-Ankara arası yaklaşık 233 km, 2 saat 40 dakika

Eskişehir Tarihi

Eskişehir konumu nedeni ile tarih boyunca çok sayıda uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. Eskişehir’in tarihi Hititler dönemine kadar dayanmaktadır. MÖ 14. yüzyılda Hititler buraya gelerek Eskişehir merkezli bir devlet kurmuşlardır. Ardından Frigler Anadolu’ya girerek yayılmış ve bu bölgeye Dorylaion adı ile yerleşmişlerdir. Frigyalılar ile birlikte bölge hareketlilik kazanmıştır.

Tarih boyunca bölgede Hititler, Frigler, Lidyalılar, Persler, Roma İmparatorluğu, Selçuklular ve Osmanlılar hakimiyetini devam ettirmiş. Eskişehir’in çok sayıda uygarlığa ev sahipliği yapmasının en önemli nedeni ise İpek Yolu‘nun üzerinde kalıyor olmasıdır.

Eskişehir ismi nereden geliyor diye merak ettiyseniz hemen açıklamak isterim. Şehrin antik adı Dorylaion’dur. Rivayete göre; şehir 1080 yılında Türk egemenliğine girmiştir. Ancak 1175 yılında Bizans İmparatorluğu tarafından geri alınmıştır. Türk hükümdarı Kılıçarslan şehri Bizans İmparatorluğu’ndan geri aldığında ‘bizim eski şehrimiz’ anlamına gelen ‘Eskişehir’ adını vermiştir; o günden bugüne de şehrin abu şekilde kalmıştır.

Eskişehir tarihinin çok eskilere dayanması nedeni ile bölgede pek çok arkeolojik kalıntı ve müze bulunmaktadır.

Eskişehir’e Ne Zaman Gidilir ve Ne kadar Kalınır?

Eskişehir’e ne zaman gidilir sorusuna ben her zaman gidilir diye cevap veririm. Çünkü; her zaman renkli ve cıvıl cıvıl bir şehir. Malum öğrenci şehri o nedenle de genç nüfus çok fazla. Ancak şunu da belirtmek isterim ki Eskişehir karasal iklime sahiptir. O nedenle kış ayları da oldukça sert geçer. Hatta Nisan ayında gündüz 18 dereceleri görürken geceleri birden 5 derece ile karşılaşabilirsiniz. O nedenle sıcaklık oldukça hızlı artıp, düşebiliyor benden söylemesi.

Benim seyahatim Mart sonu olmasına rağmen güneşli ve keyifli bir güne denk geldim. Ancak güneş batmaya başladığında karasal iklim havası da kendisini iyice hissettirmeye başladı.

Gelelim ikinci soruya; Eskişehir’de ne kadar kalmalıyım? Aslında Eskişehir’de neler yapmak istediğinize bağlı bir durum. Görülmesi gereken her yeri tek 1 güne sığdırabilirsiniz ama biraz yorucu geçebilir ve keyif alamayabilirsiniz. Eskişehir için 2 gün yeterli, daha fazlasına gerek olmayabilir. 2 gün içerisinde hem tüm müzeleri ve parkları gezebilir hem de Porsuk Çayı kenarında keyif yapabilirsiniz. Özellikle beyaz yaka çalışanlar için izin kullanmadan hafta sonu gezilecek mükemmel bir rota.

Eskişehir’e Ulaşım

Eskişehir ulaşımı oldukça kolay olan şehirlerdendir. İster otobüs ile ister özel aracınız ile isterseniz de hızlı tren ile kolayca ulaşabilirsiniz. Ben İstanbul’dan hızlı treni kullanmayı tercih ettim. İstanbul – Eskişehir arazı hızlı tren ile yaklaşık 2 saat 55 dakika sürmektedir. Aynı şekilde Ankara – Eskişehir arası ise hızlı tren ile 1 saat 26 dakika sürmektedir. Siz de benim gibi günübirlik bir tur yapmayı planlıyorsanız sabah ilk tren ile gidip, akşam son trenle dönebilirsiniz. Tren bileti almak için TCDD‘nin sitesini ziyaret edebilirsiniz.

Eskişehir’de Ulaşım – Eskişehir Şehir İçi Ulaşım

Eskişehir oldukça küçük bir şehir; bu nedenle her yere yürüyerek ulaşabilirsiniz. Şehir zaten düz bir ova üzerinde konumlanmış, bu nedenle yorulmadan tüm şehir merkezini gezebilirsiniz. İhtiyacınız olan şey bir çift spor ayakkabı. 😊 Ancak eğer toplu taşıma kullanmak isterseniz de ilk tercihiniz tramvay olmalı; Estram olarak geçiyor. O kadar geniş bir tramvay ağı var ki kendimi bir an Avrupa kentlerinden birinde sandım. Zaten Eskişehir’in genel havası da bir Avrupa kenti gibi…

Tüm şehri yürüyerek gezebilirsiniz dedim ancak 2 nokta şehir merkezine biraz uzak; Kentpark ve Sazova Parkı. Buralara da nasıl gideceğinizi birazdan açıklayacağım.

Şehir dışında gezilecek bir kaç yer var ve bir günlük araç kiralayarak bu yerlerin tamamını gezebilirsiniz. Eskişehir araç kiralama seçenekleri için pek çok firma mevcut, bu yüzden Enuygun.com sitesinden kiralama tarihlerinizi girerek tüm ren a car firmalarının araçlarını  ve fiyatlarını görebilir ve online olarak araç kiralayabilirsiniz.

Eskişehir’de tüm toplu taşıma araçlarında Eskart geçiyor; aynı İstanbul’da ki Akbil gibi. Durakların çevresindeki büfelerde Eskart satılıyor. Oralardan temin edebilirsiniz. Eskart ücret tarifelerini de Eskişehir Büyükşehir Belediyesi‘nin sayfasından kontrol edebilirsiniz. (Eskart ücret tarifeleri) Eskartınıza HES kodunuzu onaylatmayı sakın unutmayın. Yoksa hiç bir toplu taşıma aracını kullanamazsınız.

Eskişehir’de Gezilecek Yerler

Eskişehir gerçekten çok keyifli bir kent. Gittiğinize asla pişman olmayacağınız yerlerden biri. Tam anlamı ile gezebilmeniz için 2 gün gerekli ama günübirlik de olsa mutlaka gidin derim. 😊 Hadi gelin bakalım Eskişehir’de nereler görülmeli, neler yapılmalı hep birlikte bakalım.

Porsuk Çayı ve Adalar Bölgesi

 

Eskişehir’de gezilmesi gereken ilk noktalarındandır. Tren garına yürüyerek 10 dakika mesafededir. Atatürk Caddesi ve Köprübaşı köprülerinin arasında kalan bölgedir ve her daim şehrin en canlı ve en kalabalık noktasıdır. Kısacası kimi arasanız eminim burada bulursunuz. Porsuk Çayı boyunca sağlı sollu çok sayıda kafe ve restoranlar bulunmaktadır. Güne burada güzel bir kahvaltı ile başlayabilir ardından çimlere yayılarak kahve keyfi yapabilirsiniz. Bir de içinizden neden üniversiteyi burada okumadım ki diye hayıflanabilirsiniz. 😊

Eskişehirliler Porsuk Çayı ve etrafına ‘Adalar’ ismini vermiştir. Bunun nedeni ise Porsuk Çayı üzerinde küçük adaların olmasıymış. Bu nedenle bu bölgeye Porsuk Çayı ve Adalar Bölgesi denmektedir. Ben açıkcası ada olduğunu pek fark edemedim ama Eskişehirliler öyle diyorsa öyledir. 😊

Porsuk Çayı ve etrafına tramvay ile gelmek isterseniz Çarşı durağında ya da İsmet İnönü durağında inmeniz gerekmektedir.

Porsuk Çayı ve Adalar Bölgesi’nde kahve keyfi yapmanın yanında bir de turistik gondola ya da bota binerek gezintiye çıkabilirsiniz. Gondollar en fazla 4 kişi alabiliyor. Bir de Esbot var; 15 dakikalık ring seferler yapıyor.

Odunpazarı

 

İşte geldik en sevdiğim ve en turistik bölgeye; Odunpazarı. Bu bölge bir çeşit Türk kültürünü ve mimarisini anlatan açık hava müzesi gibi. Renkli evlerin arasında sanki tarihe yolculuk yapıyormuş hissine kapılıyorsunuz. Odunpazarı Eskişehir’in en eski semtlerinden; adını da eski dönemlerde gerçekleştirilen ticari faaliyetlerden alıyormuş. Köylüler o dönemlerde odunlarını buraya getirip satarlarmış. O nedenle bu semtin adı yıllar boyu Odunpazarı olarak kalmış.

Odunpazarı 2012 yılından beri UNESCO Dünya Mirası Listesi‘nde yer almaktadır.

Odunpazarı’na Porsuk Çayı bölgesinden ya da çarşıdan yürümek isterseniz yaklaşık 25 dakika sürüyor. Yürünemeyecek bir mesafe değil, etrafı izleyerek gelmek çok daha keyifli. Ancak yürümek istemeyenler; tramvaydan Atatürk Lisesi durağında inerek buraya kolaylıkla ulaşabilir.

Odunpazarı’nda gezilecek yerler listesi oldukça uzun. Eskişehir turunuzun büyük bir kısmını burada geçirmeniz gerekecek benden söylemesi. Hadi bakalım görülmesi gereken nereler varmış?

Kurşunlu Camii ve Külliyesi

 

Kurşunlu Camii 16. yüzyılda inşa edilmiş ve hala günümüze kadar tarihi dokusunu koruyabilmiş. Mimari açıdan önemli bir yapı. Külliyesi içerisinde ayrıca Lületaşı Müzesi, Cam Sanatları Atölyesi, Osman Yaşar Tanaçan Fotoğraf Müzesi, El Sanatları Merkezi bulunuyor. Tarihi bir caminin külliyesinin bu şekilde değerlendirilerek müze haline getirilmesi gerçekten çok hoş. Ancak küçük bir dip not eklemek isterim ki; müzelerin çoğu Pazartesi günleri kapalı. Bu nedenle Odunpazarı gezinizi ayarlarken buna dikkat etmenizde fayda var.

Lületaşı Müzesi

 

Lületaşı; yer altından çıkarılan gözenekli ve yumuşak bir yapıya sahip beyaz ya da beyaza yakın tonlarda bir renge sahip bir tür kayaçtır. Arkeolojik çalışamalara göre lületaşı yaklaşık 5 bin yıl öncesinden beri bilinmektedir. Lületaşı Müzesi’ni gezerken de göreceğiniz gibi günümüzde genellikle pipo ve hediyelik eşya yapımında kullanılıyor. Özellikle yanmama ve nikotin emme özelliğinden kaynaklı olarak pipo yapımında en çok tanınıyor. Pipo dediğime bakmayın her biri bir sanat eseri gibi, resmen heykel.

Çağdaş Cam Sanatları Atölyesi

 

Kurşunlu Camii Külliyesi içerisinde görülmesi gereken bir diğer önemli nokta ise Cam Sanatları Atölyesi’dir. Eğer şanslı iseniz camın nasıl işlendiğini burada görebilirsiniz. Gerçekten cam sanatı beni büyüleyen bir sanat alanı. Aynı zaman da buradan sevdiklerinize çeşit çeşit el emeği hediyelik eşyalar alabilirsiniz. Giriş buraya da ücretsiz.

Cam Sanatları Atölyesi’nin girişinde kaldırımın üzerinde büyükçe bir karekod dikkatimi çekti. Sanırım Eskişehir Büyükşehir Belediyesi tarafınfan başlatılan bir çalışma. Karekodu telefonunuza okuttuğunuzda bulunduğunuz nokta ile ilgili bilgiler karşınıza çıkıyor. Bir çeşit turist rehberi gibi. Ben çalıştıramadım, uygulama henüz başlamamış olabilir. Ama fikir gerçekten çok başarılı. Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı sayın Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’i bir kez daha takdir ettim doğrusu.

Atlıhan El Sanatları Çarşısı

 

1850’li yıllarda burası odun ticareti için gelen tüccarların konaklaması amacıyla yapılmıştır. Daha sonrasında halkın politik, sosyal ya da ekonomik olayları konuşmak için toplandıkları bir merkez olmaya başlamıştır.

Günümüzde ise 2 katlı hediyelik eşya dükkanları ile dolu bir çarşı. Renk renk, çeşit çeşit ne arasınız bulabilirsiniz. Lületaşı, cam sanatları her türlü hediyelik eşya çeşidi mevcut. İsterseniz burada küçük bir kahve molası da verebilirsiniz. Hemen çarşının girişinde de oldukça kalabalık bir kahvehane var.

Sazova Parkı: Eskişehir’in Disneyland’ı

Yaklaşık 400 bin metrekarelik alana kurulu Eskişehir’in en büyük bilim, sanat ve eğlence parkıdır. Tüm günü çocuklar gibi eğlenerek burada geçirebilirsiniz. Disneyland’a gidemiyorsanız atlayın buraya, yerli olana gelin. İnternette Eskişehir diye arattığınızda karşınıza çıkacak ilk resimlerde mutlaka Masal Şatosu’nu göreceksiniz. Eskişehir’in simgesi gibi olmuştur artık. İşte o şato bu park içerisinde yer alıyor.

Sazova Parkı şehir merkezine biraz uzak mesafededir, yürüyerek gidemezsiniz. Maalesef tramvay da bu bölgeye kadar gelmiyor. O nedenle eğer toplu taşıma kullanmak istiyorsanız iki seçeneğiniz var; ilk olarak şehir merkezinden kalkan ve buraya gelen dolmuşlara binebilirsiniz. İkinci seçenek de 11 ve 17 numaralı otobüsler.

 

Parkın içerisinde neler var?

  • Büyük bir gölet
  • Restoran & kafeler
  • 1200 kişilik konser alanı
  • Amfi tiyatro
  • Müze gemi (birebir gemi ölçülerinde)
  • Oyun alanları
  • Masal kahramanlarından oluşan oyun grupları
  • Bilim Deney Merkezi (Türkiye’nin en büyük uzay evi yer alıyor)
  • Masal Şatosu
  • Japon Bahçesi
  • Yürüyüş parkurları ve bisiklet yolları

Haller Gençlik Merkezi

Haller Gençlik Merkezi şehir merkezinde, çarşıya yürüyerek 10 dakikalık mesafede bulunmaktadır. Burası eskiden tarihi bir meyve sebze haliymiş. Büyükşehir Belediyesi bu tarihi yapıyı günümüze kazandırabilmek için restore ettirmiş ve Haller Gençlik Merkezi haline dönüştürmüştür. İçeride çok sayıda kafe, restoran ve hediyelik eşya dükkanları var. Mistik bir havaya sahip. Özellikle gençlerin buluşma noktalarından birisi.

Eskişehir’de Ne Yenir?

Gelelim işin en keyifli anına, Eskişehir’de ne yemeliyiz? Eskişehir’i bir geçiş bölgesi olarak nitelendirebiliriz. Çoğunlukla Balkan ve Kafkas göçmenlerinin etkisinde kalmıştır. Bu nedenle, Balkan ve Kafkas yemekleri ile çok sık karşılaşabilirsiniz.

Öğrenci şehri olmasından kaynaklı da yeme-içme fiyatları oldukça uygun.  şehrin merkezinde Porsuk Çayı kenarında serpme kahvaltı yapabiliyorsunuz. İstanbul’da iyi bir serpme kahvaltı bulabilen var ise bir öne çıksın ve haber etsin lütfen. 😊

 

 

İlk olarak denenmesi gereken tartışılmaz lezzet Çibörek. Bazı yerlerde Çiğbörek olarak da geçiyor. Hangisi doğru emin değilim herkes gibi ben de ama tarihine baktığımızda sanırım doğru kullanım şekli Çibörek. ‘Çi’ kelimesi Tatarca’da lezzetli anlamına gelmektedir. Bu nedenle Çibörek de lezzetli börek anlamını taşımaktadır. Genellikle kıymalı ya da peynirli çeşitleri oluyor. Tadını anlatmama zaten gerek yok; tek kelime ile enfes. Bunun dışında eğer hamur işi seviyorsanız bölgeye özgü olan Göbete’yi (bir çeşit Tatar böreği) de denemelisiniz. Çibörek yemek için tercih edebileceğiniz mekanlar ise;

  • Kırım Çibörekçisi (Kentpark’da)
  • Kırım Tatar Kültür Çibörek Evi (Odunpazarı’nda)
  • Papağan Çibörek (şehir merkezinde)

Diğer dillere destan lezzet ise Balaban Köftesi. Et suyu ile ıslatılmış tırnak pidelerin üzerine çırpılmış yoğurt ve onun üzerine de domates sos eşliğinde nefis köfteler. Eskişehir’in yerel lezzetlerindendir. Balaban Köftesi yemek için iki önemli ve ünlü nokta var;

  • Abdülselam Balaban Kebap
  • Fahrettin Usta Balaban Kebap Salonu

Su Muhallebesi de tadılması gereken meşhur tatlılardan. Tek ve vazgeçilmez adresi Haller Gençlik Merkezi içerisindeki Mazlumlar Muhallebicisi‘dir. Oldukça küçük ve şirin bir dükkan. 1927 yılından beri babadan oğula geçerek günümüze kadar gelmişler.

Su muhallebisi inanılmaz hafif bir tatlı. Hatta tadını neredeyse alamıyorsunuz bile. Su gibi hafif derler ya işte aynen öyle. Üzerine pudra şekeri, gül suyu ve gelincik suyu dökülerek servis ediliyor. Zaten yerken aldığınız fark edebileceğiniz tek tat gül suyundan geliyor. Su muhallebisinin seveni olduğu kadar sevmeyeni de çok. Ama denemeye değer bence. Ayrıca burada kazandibi, sütlaç, krem karamel gibi başka seçenekler de mevcut.

Eskişehir’e geldiniz Met Helvası almadan kesinlikle gitmeyin derim. Her köşe başında zaten satılıyor. Eskişehir’e özel lifli helvalardan birisidir. Pişmaniyenin sıkıştırılmış ve silindir şeklinde şeritler halinde kesilmiş hali gibi geldi bana. Ama tadı oldukça güzel. Adını met (çubuk) ve aşık kemiği ile birlikte oynanan bir çeşit sokak oyunundan almıştır. Met Helvası met oyunu sonucunda yenilen tarafın uzun kış gecelerinde helva çekmesi ile oluşturulan bir geleneğin ürünüdür.

En önemlisi de Met helvası alırken yanında bir de Leblebi Kurabiyesi almayı unutmayın. Leblebi tozundan yapılan bir çeşit kurabiye. Yediğiniz anda sanki bir tabak leblebi yemiş gibi hissediyorsunuz. 😊

 

 Belki çoğumuz bilmiyoruz ama Eskişehir Yunus Emre‘nin memleketidir. Yazımı bitirmeden Anadolu’da öenmli isimlerden biri olan; Türkçe şiirin öncüsü, tasavvuf ve halk şairi Yunus Emre’den bahsetmek istiyorum. 14. yüzyıldan bu yana Yunus Emre’nin şiirleri Anadolu topraklarında yaşamaktadır. Dizelerinde; insan sevgisinden, yaşama bağlılıktan, ölümden, doğumdan, ilahi sevgiden bahsetmiştir.  Bu topraklarda doğup da Yunus Emre’nin bir sözünü, bir şiirini okumamış ya da duymamış olan yoktur. Bu nedenle, Eskişehir’e Yunus Emre’nin en sevdiğim sözü ile veda ediyorum;

‘Dil söyler kulak dinler, kalp söyler kainat dinler.’

 

About The Author

Leave feedback about this

  • Quality
  • Price
  • Service

PROS

+
Add Field

CONS

+
Add Field
Choose Image
Choose Video

X