27 Nisan 2024
İstanbul
GEZİ & SEYAHAT

İstanbul Boğazı’nın Yalılar ve Hikâyeleri

İstanbul Boğazı demek bununla birlikte deniz kenarında tüm görkemiyle dikilen birbirinden güzel tarihî yalılar anlama gelir. Değişik dönemleri ve mimari üslûpları kusursuz şekilde yansıtan bu yalılar İstanbul’un en mühim kültürel miraslarından. Günümüze ortalama 360 tanesi ulaşabilmiş bu görkemli yapıları yakından tanımaya ne dersiniz? Gelin, tarihin tozlu sayfalarında kaybolmaya yüz tutmuş hikâyelerle birlikte benzeri olmayan bir yolculuğa çıkalım.

İstanbul Boğazı diyince ilk akla gelen şeylerden biri boğazın incisi yalılar elbet. Sırtını korulara, ayaklarını denize vermiş aden bahçeleri adeta. Değişik dönemleri ve değişik mimari anlayışları temsil eden ortalama 600 yalıdan bugüne dek aslını koruyabilen 150 tane kalmış durumda. Toplamda İse ortalama 360 yalı bulunuyor.

İstanbul Boğazı’nın en güzel köşelerinde bulunan yalılar hem Avrupa yakasında hem de Anadolu yakasında geniş bir alana yayılıyor. Bir boğaz turu ile en güzellerini görmek mümkün. Hatta bazı yalılar hususi etkinlikler için kiralanabiliyor bile.

Osmanlı döneminde yalıların renkleriyle ilgili belli bir dizgesel bulunuyordu. Buna gore devlet mensupları kırmızı renkli yalılarda oturuyordu. Açık renkli yalılar Müslümanlara, gri ve tonlarındaki yalılarsa gayrimüslimlere aitti. Boğazda gezerken aslını koruyabilen bir yalı görürseniz bu informasyon aklınızda olsun.

İstanbul Boğazı ya da nam-ı öteki Boğaziçi, Osmanlı Hanedanı için en gözde mekânlardan biriydi. Sultan ve yakınları İstanbul Boğazı’nda oldukça sayıda yalı ve saray inşa etmiştir. İstanbul’un en güzel yerine kayıtsız kalmak mümkün değil doğal ki. Bu yapılar içinde Dolmabahçe Sarayı, Çırağan Sarayı, Adile Sultan Kasrı, Beylerbeyi Sarayı ve Küçüksu Kasrı en bilinenleridir.

Meşhur yazar Abdulhak Şinası, yalılardaki yapıyı Osmanlı İmparatorluğu’ndaki etnik çeşitliliğin bir yansıması olarak kabul ediyordu. Abdulhak Şinasi’ye gore yalılar imparatorluğun minyatürü gibiydi. Şöyleki diyordu; “Eski Büyük yalılar Osmanlı İmparatorluğu’nun minik birer minyatürü gibiydiler: Dadı Çerkez, kız kardeş Zenci, hizmetçi Rum, evlatlık Türk, sütnine melez, kâhya hanım Trakyalı, ayvaz Ermeni, aşçı Bolulu, kayıkçı Türk yada Rum, haremağası Habeş, bahçıvan Arnavut olurdu. Müslüman-Hristiyan bu unsurlar, bir çatı altında toplanarak imparatorluk içindeki durumu, burada devam ettirirlerdi.” 

Mimarisi ve görkemiyle kendine fanatik bırakan İstanbul Boğazı yalıları, bununla birlikte dünyanın en pahalı konutları içinde içeriyor. Boğazın mimari olarak en dikkat çeken yalılarından olan Parlak zeka Paşa Yalısı, dünyanın en pahalı 10 evi içinde gösteriliyor. Yalı, 2019 senesinde 550 milyon TL’ye satışa çıkarıldı. Sadece alıcı bulamadı.

Boğazdan vapurla geçenlerin gördükçe imrendiği, hayallere daldığı, hikâyesini merak etmiş olduğu onlarca mükemmel yalı var. Bu yazımızda sizler için Avrupa ve Anadolu yakasının en ilgi çekici yalılarını derledik.

Avrupa Yakası Yalıları

Avrupa yakasındaki yalılar bilhassa görkemli mimarisi ile öne çıkıyor. Bebek, Sarıyer ve Beşiktaş bölgelerinde yoğunlaşan yalılar, değişik mimari anlayışların iyi birer temsilcisi. Bugün, Beşiktaş’tan Tarabya’ya doğru sahil yolu üstünden yapılacak bir yolculukta bu mimari çeşitliliğin mühim bir kısmı görülebilir.

Beşiktaş, Ortaköy ve Kuruçeşme daha oldukça şehzade ve hanedan üyelerinin tercih ettikleri mekânlardı. Sadrazamlar, vezirler ve divan üyeleri Bebek’i tercih ederken ilmiye sınıfı Rumeli Hisarı’nda ikamet ederdi. Gayrimüslimler ve Avrupalı diplomatlar ise çoğunlukla Arnavutköy, Yeniköy, Tarabya ve Büyükdere’de otururdu.

İşte Avrupa yakasındaki en garip ve meşhur yalılar.

Esma Sultan Yalısı  

Ortaköy sahilinde, Ortaköy Camisi’nin yanında yer edinen Esma Sultan Yalısı, neo-klasik üslupta yapılmış en iyi eserlerden biridir. Mimarı Sarkis Balyan’dır. İki kattan oluşan yalının yüz ölçümü ortalama 900 metrekare, bahçesi ise ortalama 4 bin metrekaredir. Boyutları ve yapı malzemesi açısından öteki yalılardan ayrılan Esma Sultan Yalısı, adını Sultan Abdulaziz’in kızı Esma Sultan’dan alır. Yalı, devrin mühim devlet adamlarından Çerkes Mehmet Paşa’yla evlenen Esma Sultan’a düğün hediyesi olarak verilmiştir. Esma Sultan’ın 1899’da ölümünden sonrasında Sultan Abdulaziz yalıyı kardeşi Cemile Sultan’a vermiştir.

1915’e kadar hanedan mülkü olan yalı, 1918’den itibaren Rum okulu, 1922’den sonrasında ise tütün deposu olmuştur. Daha sonrasında uzunca bir süre âtıl durumda kalmış ve 1975’te büyük bir yangın esnasında bir tek dış cephesi duracak hale gelmiştir. 1999 senesinde orijinal planına sadık duracak şekilde cam ve çelik araç-gereç kullanılarak restore edilen yalı, 2001 yılından itibaren festival, konser, toplantı ve sanat içerikli etkinlik merkezine dönüşmüştür.

Esma Sultan Yalısı, bugün İstanbul Boğazı’nın en gözde mekânlarından biridir.

Yılanlı Yalı 

Klasik dönem Osmanlı sivil mimarisinin en mühim yapılarından kabul edilen Yılanlı Yalı, Bebek ile Rumeli Hisarı içinde, Aşiyan Parkı’nın yanında yer alır. Taş duvar üstüne ahşap olarak inşa edilen yalının sofaları oldukça geniştir. 1964’te şüpheli bir yangında ciddi ziyan olan Yılanlı Yalı’nın bir kısmı 1989’da restore edilmiştir.

Yalının adının Yılanlı Yalı’ya çıkma hikâyesi de fazlaca ilginçtir. Rivayete gore Sultan 2. Mahmud bir boğaz gezisi esnasında yalıyı görüp oldukça beğeniyor. Musahip Said Efendi’ye yalının kime ilişkin bulunduğunu soruyor. Sadece yalıda gözü olan Musahip Said Efendi, Sultan 2. Mahmud’a yalının yılanlı kayalıklar üstüne inşa edildiğini ve bu yüzden yalıda devamlı yılan çıktığını söylüyor. Sultan 2. Mahmud, bu hikâye üstüne yalıyı almaktan vazgeçiyor. Yalının adı da bu hikâye sebebiyle Yılanlı Yalı oluyor.

Şerifler Yalısı  

Emirgan’da yer edinen Şerifler Yalısı, Osmanlı-Barok üslubundaki Bağdadi tarzda yapılmıştır. Mimarı A. Ignace Meilling’dir. 1782-1785 yılları aralığında yapıldığı tahmin edilen Şerifler Yalısı, Avrupa yakasındaki en eski yalıdır. 1940’larda harem bölümünün yıkılmasından sonrasında batı yönüne eklenen iftariye salonuyla birlikte toplam 350 metrelik bir alana yayılmıştır. Ek olarak hizmetkârların kullanımı için inşa edilen bendegân binası bulunmaktadır.

19. yüzyıl ortalarında tekrardan inşa edilen yalı, bir dönem Osmanlı Meclisi’nde Hicaz temsilcisi olan Mekke Şerifi AbdullahAbdiilah Paşa tarafınca satın alındı ve adı bu yüzden Şerifler Yalısı olarak anılmaya başlandı. Paşanın ölümünden sonrasında bir iş insanı tarafınca satın alınan yalı, 1971 senesinde Kültür ve Gezim Bakanlığı tarafınca satın alınarak Türk İslam Eserleri Müzesine bağlanmıştır.

Emine Valide Paşa Yalısı

Bugün Mısır Konsolosluğu olarak hizmet veren Emine Valide Paşa Yalısı, Bebek’te bulunmaktadır. 1902 senesinde meydana getirilen yalının mimarı Raimondo D’Aranco’dur. Art nouveau stilindeki mimarisi ile dikkat çeken yapının birinci kat cumbalarının arasına loca ve teraslar yerleştirilmiştir. Deniz cephesi ise varlıklı bir süslemeye haizdir.

Yalının adını almış olduğu Mısır Hidivi 2. Abbas Hilmi Paşa’nın anası olan Emine Valide Paşa, Osmanlı Devleti’nde “paşa” unvanı verilen tek hanımdır. Rivayete gore Emine Valide Paşa yalısını Türkiye Cumhuriyeti kurulunca devlete affetmek istemiş sadece devir teslim sırasındaki yazışmalarda adı Bebekli Emine Hanım olarak geçmiş olduğu için kızıp yalıyı Mısır Hükûmetine bağışlamış. Bugün hâlâ Mısır Konsolosluğu olarak etkinlik göstermektedir. Şu anki haline 2011 senesinde bitirilen uzun restorasyon yardımıyla gelmiştir.

Ahmet Afif Paşa Yalısı 

İstinye-Yeniköy sahil yolu üstünde bulunan Ahmet Afif Paşa Yalısı’nın 1900-1910 yılları aralığında yapıldığı kabul ediliyor. Mimarı Alexandre Vallaury’dir. Klasik boğaz yalılarından değişik olarak haremlik ve selamlık kısmı aynı çatı altında olan yalı, doğu ve batı mimari özelliklerini birlikte taşımasıyla ünlüdür. Mesela soğan başlı kubbeler ile dalgalanan saçaklar beraber kullanılmıştır. 2200 metrekarelik alana yayılan 4 kattan oluşan yalının bir öteki özelliği de karmaşık bir yapıya haiz olmasına karşın boğazdaki öteki yalılara gore dışarıdan oldukça mütevazı görünmesidir.

Yalı adını devrin Levazımat Reisi ve Birinci Ferik Ahmet Afif Paşa’dan alır. Afif Paşa, 1920’de ölünce yalı oğluna geçer. Daha sonraki sahibi ise Pera Palas Oteli’nin sahibi Misbah Muhayyeş’tir. Rivayete gore meşhur polisiye edebiyatı yazarı Agatha Christie de Misbah Muhayyeş’in davetiyle Ahmet Afif Paşa Yalısı’nda bulunmuştur. Ek olarak TRT yapımı Aşk-ı Memnu dizisi de bu yalıda çekilmiştir.

Huber Köşkü

Tarabya’da bulunan Huber Köşkü şu anda Cumhurbaşkanlığı Köşkü olarak kullanılıyor. 34 bin metrekarelik büyük bir arazi içinde yer edinen yalı toplam 950 metrekare civarında bir alan kaplar. Genel mimarî karakteri art nouveau olarak tanımlanan Huber Yalısı’nın mühim bir özelliği de Çin, Hint, İran, İslam, Osmanlı ve Avrupa üsluplarının birlikte kullanılmasıdır.

Mimarı ve ilk sahibi bilinmeyen yalının adı Alman Mauser ve Krupp tabanca şirketinin temsilcisi Huber’den geliyor. Yalı, 1880’den sonrasında gelişen Almanya-Osmanlı ittifakının mühim bir sembolü kabul edilir. Huber’den sonrasında Prenses Kadriye ve eşi Mahmut Hayri Paşa’ya geçen yalı, sonrasında Notre Dame de Sion Okulu’na bağışlanmıştır. 1985 senesinde kamulaştırılarak Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’ne tahsis edilmiştir.

Anadolu Yakası Yalıları 

İstanbul Boğazı’nın Anadolu yakasındaki yalılar, gene Avrupa yakasında olduğu benzer biçimde değişik dönem ve değişik mimari anlayışları oldukça iyi yansıtırlar. Anadolu yakasındaki yalılar daha oldukça gayrimüslimlere aittir.  Bilhassa din adamları ve ilmiye mensupları Beylerbeyi’nde, Hristiyan ve Yahudiler ise Kuzguncuk’ta konuşlanmıştır.  Anadolu yakasındaki en fazla yalı görebileceğimiz bölgeler ise Kanlıca, Beykoz, Anadolu Hisarı ve Beylerbeyi’dir.

Çürüksulu Yalısı

Çürüksulu Ahmet Paşa Yalısı olarak da malum yalı, Salacak sahiline dik çıkan bir sokakta yer verilmiştir. 1960’larda aradan yol geçmesi sebebiyle artık teknik olarak köşktür.

Çürüksulu Yalısı, Tırnakçızade Ailesi tarafınca yaptırılmıştır. 1890’a kadar Tırnakçı Ailesi’nde kalan yalıyı bu tarihte Çürüksulu Ahmet Paşa satın almış ve bazı düzenlemelerle tipik bir 19. yüzyıl Boğaziçi yalısına dönüştürmüştür.

Yalının bugüne kadarki en meşhur sahibi ise Ahmet Paşa’nın kızı Belkıs Hanım’dır. Verdiği partiler ve geniş Avrupai çevresiyle malum Belkıs Hanım, 1968 yılına kadar yalıda kalmıştır. Sadece bu zamanda Muharrem Nuri Birgi yalıyı satın alarak restore ettirmiştir. Dıştaki ahşap cephe restorasyon esnasında korunmuş ve ilk hali olan kırmızı aşı boyası ile boyanmıştır.

Ahmet Mithat Efendi Yalısı

Beykoz Yalıköy’de yer edinen yalı, 19. yüzyılda inşa edilmiştir. Tanzimat süreci meşhur yazarlarından Ahmet Mithat Efendi’nin satın almış olduğu tarih 1892 olarak bilinmektedir. Bu tarihten sonrasında meşhur yazarın adıyla anılmaya başlanmıştır.

Ahmet Mithat Efendi yalıyı satın aldıktan sonrasında yıktırıp baştan inşa ettirmiştir. Servis katı üstünde üç kat bulunan yalı her ne kadar sonradan eklenen devasa balkonları ile orijinalliğini yitirmiş olsa da neo-klasik üslubu iyi yansıtan bir yalıdır.

Ahmet Mithat Efendi, 1912’deki vefatına kadar bu yalıda yaşamıştır. Sonrasında ise mirasçıları yalıda oturmaya devam etmiştir.

Ahmet Fetih edilmesi Paşa Yalısı 

Pembe yalı olarak da malum Ahmet Fetih edilmesi Paşa Yalısı’nın ne süre ve kim tarafınca yaptırıldığı kati olarak bilinmemekle beraber (18. yüzyılda yapıldığı düşünülmektedir), 19. yüzyıl başından itibaren Ahmet Fetih edilmesi Paşa’nın mülkiyetinde olduğu bilinmektedir. Üsküdar ve Kuzguncuk içinde yer alır.

1801 senesinde doğan Ahmet Fetih edilmesi Paşa başarı göstermiş bir dış ilişkiler uzmanı ve askerdir. Süratli almış olduğu terfiler sonrasında 1840 senesinde Sultan Abdülmecid’in kız kardeşi Atiye Sultan ile evliliğe ilk adımını atmıştır.

Yalı, Ahmet Fetih edilmesi Paşa sahibi olduktan sonrasında restore edilmiş ve taş temeller üstüne tuğlaların da kullanıldığı bir mimariye haizdir. Bu anlamda Osmanlı sivil mimarisinin özelliklerini iyi yansıtmaktadır. Bunun yanında Ahmet Fetih edilmesi Paşa Kuzguncuk’ta bulunan yalısına dünyanın dört yanından en nadide eserleri bulmakta o denli uzmanlaşmıştır ki, Sultan Abdülmecit Dolmabahçe Sarayı’nın döşenme işlerini de Ahmet Fetih edilmesi Paşa’ya teslim etmiştir.

1922-23 yıllarında ciddi bir yangın atlatan yalı, 1973 senesinde restore edilerek iyi bir durumda günümüze kadar gelebilmiş nadir yalılardandır.

Mabeyinci Faik Bey Yalısı 

Beylerbeyi-Üsküdar içinde kalan Yalıboyu caddesinde yer edinen yalı, 1890’da Mabeyinci Faik Bey tarafınca yaptırılmıştır.

Mabeyinci Faik Bey, 2. Abdülhamid dönemindeki en etkili devlet adamlarından biri olmuştur. 2. Abdülhamit’in en güvenilmiş olduğu devlet adamlarından kabul edilen Mabeyinci Faik Bey, Galatasaray Lisesi mezunu, sanat ve felsefeyle ilgili bir kişiydi. Yalısında tertipli olarak devrin önde gelen sanat ve düşünce insanları buluşur, edebî ve musiki fasıllar yapılırdı.

Mabeyinci Faik Bey Yalısı, Osmanlı mimarisinde görülmeye pek alışık olmadığımız çift kule ile yapılmıştır. Şimal ve Cenup köşelerde bulunan kuleler mimari anlamda Mabeyinci Faik Bey Yalısı’nı benzersiz kılmaktadır.

Sadullah Paşa Yalısı 

Sadullah Paşa Yalısı, Çengelköy’de yer edinen ve iyi korunmuş eski ahşap yapılardan biridir. 1800’den ilkin yapıldığı kabul edilmektedir. İlk sahibi Darüssade ağası Mehmet Ağa’dır.

Sultan 5. Murat’ı tahta geçirmek isteyenlerden kabul edilen Sadullah Paşa, Sultan 2. Abdülhamit tahta çıkınca ilkin Berlin’e sonrasında da Viyana’ya elçi olarak atanarak sürülür. 14 senelik bu sürgünden sonrasında dayanamayarak intihar eder.

Yalının dış cepheleri geleneksel Türk yalı mimarisi özellikleri gösterirken, içi barok üsluba gore düzenlenmiştir. Selamlık kısmı yıktırılmış, şu an harem kısmı kullanılmaktadır. Ortasında büyük kubbeli bir sofa bulunur. Tüm odalar bu sofaya açılır. Yalının üst kısımları konsollarla genişletilmiştir. Bu konsolları da eliböğründeler taşımaktadır.

Mahmut Nedim Paşa Yalısı

Üsküdar Vaniköy’de yer edinen meşhur Mahmut Nedim Paşa Yalısı, 19. yüzyıl ikinci yarısında Viyana sefiri Mahmut Nedim Paşa tarafınca yaptırılmıştır.

Daha ilkin yalının yerinde Mahmut Nedim Paşa’nın büyükbabası Selim Durağan(durgun) Efendi’ye ilişkin yalı yer almaktaydı. Sadece Mahmut Nedim Paşa hem dedesinden kalma yalıyı yıktırmış hem de yanda kalan öteki yalıların arazilerinden birazını satın alarak yeni yalısı için alan açmıştır. Bu şekilde Mahmut Nedim Paşa Yalısı yapılmıştır.

13 odası ve 2 sofası bulunan yalı, geleneksel Osmanlı ev mimarisinde ve eklektik üslupta yapılmıştır. Bağdadi sıvalı ahşap karkaslar kullanılmıştır. Sadece yalının en dikkat çeken kısmı, harem bölümünün üstünde yer edinen piramidal külahlı kuledir. Bu hem yalıya özgünlük katmaktadır hem de İstanbul Boğazı yalı dokusuna uymamaktadır.

2004 senesinde el değiştiren Mahmut Nedim Paşa Yalısı, kapsamlı bir restorasyondan geçmiştir.

About The Author

Leave feedback about this

  • Quality
  • Price
  • Service

PROS

+
Add Field

CONS

+
Add Field
Choose Image
Choose Video

X