Optik sanat, 2. Dünya Savaşı sonrasında Avrupa’da geç resimsel soyutlama akımına karşı ortaya çıkan ve optik yanılsamaya dayalı anlatım biçimidir.
Optik Sanat ya da kısa adıyla Op-Art; 1960’larda ortaya çıkan bir sanat akımıdır. Bu akımdaki eserler; geometrik şekiller ve çizgiler kullanılarak göz yanılsamaları yaratır. Eserler genelde soyuttur ve siyah-beyaz renkler daha sık kullanılır.
Lekecilik ve hareket resmine karşı gelişen bu sanat akımı, sanat yapıtını bilimsel temellere göre şekillendirmiştir. Eserlerinin temelinde geometri ve fizik yatan Op-art, bu özelliği ile bilimi adeta ayrılmaz bir parçası haline getirmiş ve süreç içerisinde tamamen bilime endeksli bir yapıya bürünmüştür. Akımın temsilcilerinin hareket noktası, görsel sanatta bir sanat eserinin “gözle görülme” esasıdır. İnsan doğasının en temeline inen bu anlayış, görsel bir sanat eserinin anlaşılması, beğenilmesi ve sair her şeyden önce “görülmesi” gerektiği düşüncesiyle yola çıkmıştır.
İnsan doğası gereği, insanın evrendeki bir cismi “görebilmesi” için gözüne bir uyarıcının, yani ışığın ulaşması gerekir. Göze ulaşan ışığın belli bir ahenk arz etmesi ve zıt tonlar içermemesi de gözün bu uyarana karşı uyumlu bir tepkime geliştirmesine olanak sağlar. Akımın sanatçıları da bu noktadan hareketle, ışıkta oluşturacakları dengesizliğin gözde uyumsuz tepkimelere yol açacağını bilerek optik sanat akımını başlatmışlardır.
Akımın ilk hareketleri, bazı sanatçıların Dadaizm akımının canlandırılmasını önlemek ve informelin ötesine geçmek adına ileri sürdüğü önerilerle başlamıştır. Optik sanat, 1965’te New York Modern Sanatlar Müzesinde düzenlenen “The Responsive Eye (Yanıtlayıcı Göz)” adlı sergiyle izleyicinin karşısına çıkan, görsel algıda ikiliğe olanak veren, soyut geometrik kompozisyonları içeren yapıtlarla tanınmıştır.
Optik sanat öncelikle gözde oluşan etkiyle ilgilenmektedir. Görsel mekanizmayı harekete geçirmeyi ve uyarmayı amaçlamaktadır. Resimde üçüncü boyut etkisi verebilmek için renk ve çizgileri yan yana kullanarak optik etkiler elde edilmektedir. Optik sanatta eş zamanlı ya da art arda gelen kontrastlardan, rengin gittikçe açılması veya koyulaştırılmasından yararlanılır. Renk ile çizgi, daire, kare vb. geometrik ögeler arasında kurulan ilişkilerle de betimleyici anlatıma yer verilmez. Ritmik olarak düzenlenen geometrik biçimlerle gözde hareket ve titreşim yaratılmaktadır. Optik sanatta görme ve algıda aldatmalar yaratmak için bilimsel yöntemlere başvurulmaktadır.
Optik sanatçıların büyük bölümü doğrudan ya da dolaylı biçimde soyut geometrik sanattan, konstrüktivizmden ve De Stijl’den yararlanmıştır.
Leave feedback about this