Dünyayı etkisi altına alan Corona virüs (COVID-19) salgını nedeniyle tüm insanlığın evlerinde olduğu görülüyor, peki gerçekten öyle mi?
Birçoğumuz şu an evlerinde çalışıyor, birçoğumuz her sabah uyandığında “bugün sadece nerede dursam da gün bitse” diye düşünüyor. Peki diğer bir çoğunluğun hiç durmadan gezdiğini biliyor muydunuz?
Şöyle İtalya’dan, Fransa’ya, Dünya’nın binbir köşesi ve kültürüne doğru ya da insanların oturdukları yerden işte, İstanbul’un göz bebeklerine dolduğunu hiç hayal etmiş miydiniz?
Biliyoruz ki şu anda günlük rutinlerimizin çok dışında bir yaşam ve hayat akışı deneyimliyoruz.
Müzelerin ve galerilerin kapatılması, sergi ve tüm sanatsal faaliyetlerin bir şekilde askıya alınması bu deneyimlerin bir parçası haline geldi.
Sanatseverler ve sanatını icra edenler dünyanın hiçbir yerinde neredeyse durmuş görünmüyor.
Öyle ki Berlin Filarmoni Orkestrası seyircisiz konser gerçekleştirdi ve normal şartlar altında ücretli üyelik ile izlenilebilen bu konser, orkestra tarafından ücretsiz canlı yayınlanarak tüm insanlıkla paylaşıldı. Evde olduğumuz bugünlerde birçoğumuz o eşsiz konserdeydi. Şu an ise Berlin Filarmoni Orkestrası’nın 19 Nisan tarihine kadar kapalı olacağı biliniyor.
GEZİLECEK, GÖRÜLECEK NERELER VAR?
BİR ANIT MÜZE İSTANBUL’DA AYASOFYA
Bir anıt Müze olan Ayasofya‘yı gezmek hiç bu kadar keyifli olmamıştı diyebilir miyiz? Deneyebiliriz.
Eşsiz mimarisi, zengin tarihi, dini önemi ve olağanüstü özelliğiyle yüzyıllara direnendir Ayasofya.
İstanbul’daki en büyük Doğu Roma kilisesidir.
Çeşitli felaketler, halk ayaklanmaları nedeniyle zarar gören Ayasofya aynı yerde 3 kez inşa edilmiştir.
532’de başlayan son inşası 5 yıl sürmüş ve 537 yılı itibarıyle ibadete açılmıştı.
Dünyanın en eski ve hızlı tamamlanmış katedrali olma unvanı da buradan geliyor.
Baş döndüren kubbesi, yekpare mermer sütunları ve eşsiz mozaikleriyle mimarlık tarihinin başyapıtlarındandır.
İşte Ayasofya’ya kavuşturan link için buraya tıklayın
İSTANBUL‘DA OYUNCAK MÜZESİ
Biz de biraz çocuk olmadık mı? Hala özlemle baktığımız anlar yok diyebilir miyiz?
Bilmiyorum ne zaman gezsem kendimi kaybederim. İşte Sunay Akın ziyarete gittiğinizde sizi şu cümlelerle karşılayacak.
“…Terzi babamın dükkanından aldığım kumaş parçalarını haritalardaki ülkelere benzeterek ceplerime doldurur, dünyayı ceplerimde taşıyacak kadar güçlü olduğuma inanırdım. Gördüğüm tüm telefon kulübelerine girdim, çıktım… Ama, Süpermen’e uçma gücünü veren o sihirli telefon kulübesini hiç bulamadım! Trapezcilerin pelerinlerini çok sevdim bir de… Kanatları olmadığı için uçmanın sırrının pelerinde olduğunu düşündüm ve bir gün evdeki bir perdeyi boynuma asarak çıktım sokağa. Annemin sesindeki sert rüzgarla da eve döndüm! …”
ve belki siz şu cümlelerle ziyarete son vereceksiniz.
“…Uçmak!..
Bundan daha büyük bir ödül kazanamayacağıma inanıyorum…“
Leave feedback about this