29 Nisan 2024
İstanbul
GEZİ & SEYAHAT

İSTANBUL’UN EN GÜZEL PARKLARI, KORULARI VE BAHÇELERİ

Evlerin balkonsuz, apartmanların bahçesiz, semtlerin parksız kalmış olduğu İstanbul’da nefes almak iyice zor bir hal aldı. Ikimiz de  şehir sakinlerine ilaç şeklinde gelecek şehrin en güzel yeşil alanlarını topladığımız sıralama hazırladık. Eklemeleriniz ve güncellemeleriniz var ise yorumlara bekleriz.

Bunlar haricinde haftasonu İstanbul’da farkı bir şeyler yapmak isterseniz, önerilerimiz burada: İstanbul

Belgrad Ormanı, Sarıyer

Belgrad Ormanı, İstanbul’un en geniş yeşil alanı. Hem şehrin oksijen deposu hem de İstanbulluların spor merkezi, şehirden kaçış planı, piknik ve mangal noktası kısacası yedi gün sonundan bekleyebileceği her şeyi. Toplam 6.200 metrelik Neşet Suyu Koşu ve Yürüyüş Parkuru koşucuların favorisi. Wikiloc’tan orman için rotaları takip ederek kalabalıklardan kaçabilirsiniz. Hafta sonları hafta içine gore daha oldukça insan trafiği oluyor fakat aylardan yaz ve bahar olmadığı için o korkulan piknikçi kalabalıkları olmuyor. Burada yapacağınız bir koşu yada yürüyüş sonrası parkurun başlangıcındaki alanda, mevsim meyvelerinden taze sıkılmış bir meyve suyu ile kendinizi ödüllendirmeyi dikkatsizlik etmeyin.

Mustafa Kemal Atatürk Kent Ormanı, Sarıyer

Mayıs 2020’de şu demek oluyor ki tam da Pandemi döneminde kapılarını açan Mustafa Kemal Mustafa Kemal Mustafa Kemal Mustafa Kemal Mustafa Kemal Mustafa Kemal Mustafa Kemal Mustafa Kemal Mustafa Kemal Mustafa Kemal Mustafa Kemal Mustafa Kemal Atatürk Kent Ormanı, evde kalan bünyelere ilaç şeklinde geldi. Biz bu parka bayıldık, şehrin içinde bu şekilde büyük bir koru olduğuna inanamayacaksınız. Hacıosman ve Darüşaffaka metro duraklarının içinde kalan dev benzer halde vadiyi kapsıyor. Düzenleme olarak da çocuk oyun alanlarından oryantiring parkurlarına tam bir Avrupa parkı olmuş. İstanbul Belediyesi’ne şapka çıkartıyoruz.

Fakat, burayı piknik ve mangal yapabileceğiniz bir mesire yeri şeklinde düşünmeyin. Çimlere istediğiniz şeklinde oturup yayılıp piknik yapamıyorsunuz. Daha etken İstanbullular için düşünülmüş. Ek olarak içinde basketbol sahası, çocuk oyun alanları, festival alanı şeklinde bölümler var. Yürüyüş parkuru ise toplam 12 kilometre. Özetlemek gerekirse spor yapacaklar için oldukça doyurucu. İçinde bir de küçük üç göl var. İçinde cafeler de var. Giriş kapısı Hacıosman Metro çıkışına oldukça yakın. Metro ile ulaşım sağlayıp kısa bir yürüyüşle rahatça ulaşıyorsunuz. Aslen Darüşşafaka metro durağından da girişi olacak fakat neredeyse daha tamamlanmamış (2020). Herhangi bir giriş tutarı yok. Akşam 22.00’a kadar açık.

Mustafa Kemal Atatürk Arboretumu, Sarıyer

Mustafa Kemal Mustafa Kemal Mustafa Kemal Mustafa Kemal Mustafa Kemal Mustafa Kemal Mustafa Kemal Mustafa Kemal Mustafa Kemal Mustafa Kemal Mustafa Kemal Atatürk Arboretumu, İstanbul’da Ekim-Kasım aylarında ağaçların renk dönüşümüne tanık olabileceğiniz en güzel adreslerden. Burası bir arboretum özetlemek gerekirse ağaç parkı olduğundan varlıklı bir ağaç çeşitliliğine haiz. Bu da ortaya çıkan manzaraları daha eşi olmayan yapıyor. Gene buranın da bir mangal, piknik yapabileceğiniz bir mesire yeri olmadığının, bisikete de binilemediğinin, hayvan dostlarımızın da giremediğinin altını çizelim. Gelip görüp yürüş yapmış olup ortamın tadını çıkarmalık bir yer.

Emirgan Korusu, Sarıyer

Her yıl Mart-Nisan aylarında Lale Festivali’nin gerçekleştiği Emirgan Korusu, İstanbul Boğazı’nı tepeden gören konumu ile görkemli bir yürüyüş parkuru ve piknik noktası. İçinde küçük bir gölet, çocuklar için oyun alanı, Sarı Köşk, Pembe Köşk ve Beyaz Köşk olmak gezip görebileceğiniz üç gezinsel nokta var.

Ortaköy – Yeniköy Sahili, Beşiktaş-Sarıyer

Sarıyer’den başlayıp kesintisiz bir halde Karaköy’e kadar uzanan Avrupa Yakası sahil şeridinin herhangi bir noktasından başlarsanız başlayın Boğaz’ın masmavi suları eşliğinde keyifli bir yürüyüş sizi bekliyor. Gene de bizce yürüyüş için en ideal aralık, aşırı gezinsel olan Ortaköy’ü geçtikten sonrasında Yeniköy’e devam eden averaj 12 kilometrelik kısım.

Ortaköy Cami’nden başlayacağınız rotayı;
Arnavutköy Akıntı Burnu’nda 3 kilometreye,
Rumeli’de 6 kilometreye,
Sakıp Sabancı Müzesi’nde 8 kilometreye
Yeniköy sahilinde 11 kilometreye tamamlayabilirsiniz.

Bu hattın en güzel pozitif yanları da mola verebileceğiniz birçok seçeneğinizin olması. Rotayı yürümek averaj 2.5 saat sürüyor fakat arzu ettiğiniz kısmını yürüdükten sonrasında geri kalan yolu bisikletle de tamamlayabilirsiniz. Tek yapmanız bir İSBİKE hesabı açmak ve rota üstündeki bisiklet duraklarından bisiklet kiralamak.

Yıldız Parkı, Beşiktaş

Beşiktaş – Ortaköy içinde yer edinen Yıldız Parkı yada Yıldız Korusu, 1600’lerden beri şehrin en önemli yeşil alanlarından biri. 17. yüzyılda Kazancıoğlu adlı bir ailenin hususi mülkü olan koru, IV. Murat tarafınca satın alınarak kızı Kaya Sultan’a armağan ediliyor. Lale Devri’nde Çırağan Sarayı’nın arka bahçesi olan koru, 1877’den itibaren Yıldız Sarayı’nın dış koruluğu haline gelen koru, 1940’tan sonrasında Yıldız Parkı olarak halka açılıyor. Şu anda İstanbul Belediyesi’ne bağlı olan parkta spor yada piknik yapabiliyor, isterseniz içindeki köşklerde bir şeyler yiyip içebiliyorsunuz. Park spor anlamında sınırlarını zorlamak isteyenler için bire bir. Sınırları zorlamak diyoruz bu sebeple oldukça yokuşlu bir park. Çevresini tam tur dönmek 3 kilometre kadar yürümeniz yada koşmanız gerekiyor. Peyzaj düzenlemesi, güzel kasırları, boğaz manzarası ve dev şeklinde ağaçları bile bir görkemli. Hafta içi daha boş oluyor. Şelalenin olduğu gezinsel alan dışındaki bölgeler oldukca daha tenha oluyor. Burada birçok ahşap piknik masası var. Arazi büyük olduğundan illa ki kendinize uygun bir yer bulabiliyorsunuz. Parkın içinde çay kahve içebileceğiniz, kahvaltı edebileceğiniz, yiyecek yiyebileceğiniz bölgeler de var. Bunlar restoran olarak işletilen Malta Köşkü ve Çadır Köşkü. Araçla girerseniz otopark parası ödüyorsunuz fakat yaylara giriş parasız.

Maçka Demokrasi Parkı, Şişli

Asya Yakası’nda Caddebostan Sahili her her her her her her her neyse Avrupa Yakası’nda oturanlar için Maçka Demokrasi Parkı da o. Spor yapanlar, çocuğunu gezdirenler, şaraplarını alıp piknik yapanlar, köpeği ile frizbi oynayanlar şeklinde manzaralar ile karşılaşacaksınız. Fazlaca merkezi bir park olması ile de her daim kalabalık. Bilhassa yaz akşamlarında, parkın her köşesi kalabalık piknik icra eden dost grupları, ipte adım atma pratiği icra eden gençler, yoga yada pilates icra eden spor grupları, müziğini dinleyen, kitabını okuyan, köpekleri ile güneşlenen çiftlerle dolu oluyor. Yer kapmak için oldukça gece kalmadan gelmiş olmanız gerekiyor.

İçinde cafe var fakat tamamımız çevre marketlerden kendi alışverişini yapmış olup gelmeyi daha oldukça tercih ediyor. İçinde wc ihtiyacınız için belediyenin akbille işleyen tuvaletlerinden var. Yalnız tuvaletler yaz kış demeden 21.00 şeklinde erken bir saatte kapanıyor. O yüzden o saatten sonrasında ne kadar içtiğinize dikkat edin yoksa civardaki mekanların kapısını çalmak durumunda kalabiliyorsunuz.

Gülhane Parkı, Fatih

Osmanlı döneminde Topkapı Sarayı’nın dış bahçesi olan Gülhane Parkı, adını almış olduğu gül bahçelerinin bulunmuş olduğu bir yermiş. 3 Kasım 1839’da demokratikleşmenin ilk adımı Gülhane Hatt-ı Hümayunu şu demek oluyor ki Tanzimat Fermanı burada okunuyor. 1912 senesinde İstanbul şehremini Cemil Topuzlu tarafınca düzenlenerek park haline getiriliyor ve halka açılıyor. Cumhuriyet döneminde Mustafa Kemal Mustafa Kemal Mustafa Kemal Mustafa Kemal Mustafa Kemal Mustafa Kemal Atatürk, halka latin harflerini ilk kez bu parkta 1 Eylül 1928’de gösteriyor. Mustafa Kemal Mustafa Kemal Mustafa Kemal Mustafa Kemal Mustafa Kemal Mustafa Kemal Atatürk’ün naaşı Ankara’ya gönderilmeden ilkin, İstanbul’daki son tören burada 19 Kasım 1938 tarihinde yapılıyor. Anlayacağınız burası birçok zamanı vakaya sahne olmuş zamanı bir nokta.

2003 senesinde kapsamlı bir renovasyondan geçirilen park içindeki Özgü Ahırlar Binası da 2008’de İstanbul İslam Bilim ve Teknoloji Zamanı Müzesi haline getiriliyor. Gülhane Parkı’nı, Sirkeci, Eminönü, Mısır Çarşısı, Sultanahmet, Yerebatan Sarnıcı benzer halde gezinsel turlarınıza bir durak olarak ekleyebilirsiniz. Tarihe meraklıysanız, parkın derhal üst tarafında kalan Arkeoloji Müzeleri’ni gezebilir, edebiyata meraklıysanız park içindeki Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Müze Kütüphanesi’ni gezebilirsiniz.

Moda Sahili, Kadıköy

Moda Sahili de Caddebostan Sahili şeklinde keyifli yürüyüş alanlarından. Kayalıklarında saatlerce oturulası ve denizi seyredilesi. Ek olarak burada bulunan 1917 tarihindeki Moda İskelesi de görülmesi gereksinim duyulan yapılardan. İskele’de ek olarak bir de minik bir restoran bulunuyor. İster pazar kahvaltısı edebilir ister yalnız manzaraya karşı çay kahve içebilirisiniz. Hazır buraya gelmişken Moda’ya çıkıp sokaklarında dolaşmayı, dondurma yemeyi, şirin cafelerinde bir şeyler içmeyi yada kahvaltı etmeyi ve Sulh Manço Müze Evi’ni görmeyi de programınıza ilave edin.

Beykoz Korusu, Beykoz

Sultan II. Abdülhamid döneminden kalma Beykoz Korusu, Beykoz ile Paşabahçe arasındaki sırtlardan başlayarak Riva’ya kadar uzanan Abraham Korusu’nun daha bilindik adı. Boğaz’daki korularının en büyüklerinden olan ve Fransız bahçe mimarları tarafınca düzenlenmiş olan koru içinde, asırlık ağaçlar, iki büyük mağara, yürüyüş parkurları, güzel köşkler, kuş evleri, havuzlar bulunuyor. Ek olarak içindeki Beykoz Koru Toplumsal Tesisi de Boğaz’ın favori kahvaltı, düğün, nişan, davet ve organizasyon alanlarından.

Otağtepe Korusu (Fatih Korusu Tema Vehbi Koç Kültür Merkezi), Beykoz

Hepimizin Instagram’dan bilmiş olduğu fakat kim bilir nerede ise gitmeye fırsat bulamamış olabileceği bir yerde sıra. Kavacık’ta, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nün derhal sağında yer edinen o pitoresk tepeden bahsediyoruz. Şimdilerde adı Fatih Korusu Tema Vehbi Koç Kültür Merkezi olsa da eski adı olan Otağtepe Parkı olarak anılmaya devam ediyor. Zamanında Fatih Sultan Mehmet’in, İstanbul’un kurtarılışı için hazırlıklarını yapmak suretiyle tam burada otağı kurduğu düşünülüyor. Parkın içinde görünüm terasları, yürüyüş yolları, TEMA ürünleri satış noktası ve oturma alanları bulunuyor. Hafta sonları oldukca kalabalık olabiliyor o yüzden güzel fotoğraflar yakalamak için hafta içlerini tercih edin. İçinde cafe seçimi bir yeme-içme alanı yok. Giriş parasız.

Büyük Çamlıca Korusu, Üsküdar

İsmini Büyük Çamlıca tepesinden alan koruluk, Osmanlı döneminde edebiyata ve şarkılara mevzu olmuş gözde gezinti yerlerinden. Minik Çamlıca Korusu’na bakılırsa daha minik ve daha dar bir alanda bulunuyor. Burası da tıpkı Minik Çamlıca Korusu benzer biçimde Lütfü Kırdar tarafınca 1940’da kamulaştırılmış. İstanbul’u panoramik olarak seyredebileceğiniz Çamlıca Tepesi de burada. Alanda bir şeyler yiyip içebileceğiniz bir restoran da var. Bilhassa hafta sonları fazlaca kalabalık olabiliyor.

Leave feedback about this

  • Quality
  • Price
  • Service

PROS

+
Add Field

CONS

+
Add Field
Choose Image
Choose Video