BİR AYET: İman edip de hicret edenler, Allah yolunda cihad edenlerle onları bağırlarına basanlar ve yardım edenler var ya işte gerçek müminler onlardır; bağışlanma onlar için, büyük lutuf onlar içindir. (Enfâl, 8/74)
Muharrem ayı, Kur’an-ı Kerim’de savaşılması yasaklanan aylardan biri olarak bildirilmiştir. (Tevbe, 9/36) Peygamberimiz de Muharrem ayını “Allah’ın ayı” olarak nitelendirip Ramazan ayından sonraki en faziletli orucun bu ayda tutulan oruç olduğunu ifade etmiştir. (Müslim, Sıyâm, 202-203; Nesâî, Kıyâmü’l-leyl, 6) Muharrem ayının onuncu günü aşûra (aşure) diye isimlendirilmiştir. Peygamber Efendimiz Medine’ye hicret ettikten sonra bu günde birkaç defa oruç tutmuş, sahabeye de tutmalarını emretmiştir.
Efendimiz bir hadis-i şerifinde, “Aşûre gününün orucunun, bir önceki yılın günahlarına kefaret olmasını Allah’tan umarım” (Tirmizî, Savm, 48) buyurmuştur. Ramazan orucunun farz kılınmasıyla Muharrem orucunun tutulmasını tercihe bırakmıştır. Peygamberimiz, Muharrem ayının sadece onuncu günü değil, dokuz, on ve on birinci günlerinde oruç tutulmasını tavsiye etmiştir. (Buhârî, Savm, 69)
Hz. Ömer’in halifelik zamanında Peygamber Efendimizin Mekke’den Medine’ye hicreti resmi takvimin başlangıcı, Muharrem ayı da hicrî yılın ilk ayı kabul edilmiştir. Yani Hicrî takvimin yılbaşı Muharrem ayının ilk günüdür.
Muharrem Ayı İle İlgili Hadisler
Ayların efendisi Muharrem, günlerin efendisi Cuma’dır.) [Deylemi] (Ramazandan sonra en faziletli oruç, Allahü teâlânın ayı Muharrem ayında tutulan oruçtur. Farzlardan sonra en faziletli namaz, gece namazıdır.) [Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai]
(Nafile oruç tutacaksan, Muharrem ayında tut! Çünkü o, Allahü teâlânın ayıdır. O ayda bir gün vardır ki, O günde Allahü teâlâ geçmiş kavimlerden birinin tevbesini kabul etti. Yine o gün, tevbe edenlerin günahlarını da affeder.) [Tirmizi]
Nafile ibadetlerin sevabına kavuşabilmek için, Ehl-i sünnet itikadında olmak, haramlardan kaçıp günahlara tevbe etmek, farzları kusursuz yapmaya çalışmak, o ameli ibadet olarak yapmaya niyet etmek şarttır.
Âşûre adlı tatlının menşei de buna dayanır. Gemidekiler o günü kutlamak istemişler ve geminin ambarında arta kalan erzakı karıştırıp bir aş pişirmişler. İşte aşûre pişirme âdeti buradan kalmıştır. Yine Âdem (a.s.)`in tövbesinin bugünde kabul edildiği, Hz. İbrahim`in bugünde ateşten kurtulduğu, Hz. Yakub`un, oğlu Hz. Yusuf`a bugünde kavuştuğu kaynaklarda kaydedilen rivayetler arasındadır.
“… O gün ne insana, ne de cine suçu sorulur….” Rahman Suresi 39
Muharrem orucu Kur’an-ı Kerim’deki Araf Suresinin 142. ve Fecr Sûresinin ikinci ayet-i kerimesinde de belirtilir.
“…Musa ile otuz gece için vaadleştik. ve bunu, bir on ekleyerek tamamladık. Böylece Rabbinin belirlediği süre kırk geceye ulaştı. Musa, kardeşi Harun’a dedi ki: Toplulum içinde benim yerime sen geç,barışcı ol, bozguncuların yolunu izleme!” Araf Suresi 142.
Muharrem Ayı Önemi, Orucu, Faziletleri
“Muharrem” hürmet edilen anlamındadır. Bu ay, Hz. Peygamber (s.a.s.) tarafından Allah’ın ayı diye nitelendirilmiştir (Müslim, Sıyâm, 202; Ebû Dâvûd, Savm 55; Tirmizî, Savm, 40). Bu niteleme Muharrem ayının faziletine, ilahî feyz ve bereketinin bolluğuna işarettir.
Resûlullah (s.a.s.) bir hadisinde şöyle buyurmuştur: “Ramazan’dan sonra en faziletli oruç, Allah’ın ayı olan Muharrem’de tutulan oruçtur. Farz namazlardan sonra en faziletli namaz da gece namazıdır.” (Müslim, Sıyâm, 202-203; Ebû Dâvûd, Savm, 55; Tirmizî, Savm, 40)
Muharrem’in onuncu günü âşûrâ günüdür. Bu gün oruç tutmak da bazı âlimlere göre sünnettir (Serahsî, el-Mebsût, III, 92). Zira Resûlullah (s.a.s.), âşûrâ gününde oruç tutmuş ve bunu müslümanlara tavsiye etmiştir (Buhârî, Savm, 69). Hz. Peygamber (s.a.s.) Medine’ye gelince, yahudilerin âşûrâ gününde oruç tuttuklarını görmüş ve “Bu gün niçin oruç tutuyorsunuz?” diye sormuştu. “Bu, hayırlı bir gündür. Allah, o günde Benî İsrâil’i düşmanlarından kurtardı. (Şükür olarak) Hz. Mûsâ o gün oruç tuttu.” dediklerinde Resûlullah da (s.a.s.) “Ben Mûsâ’ya sizden daha layığım (yakınım).” buyurup o gün oruç tuttu ve müslümanlara da tutmalarını tavsiye etti (Buhârî, Savm, 69; Müslim, Sıyâm, 127-128). Hz. Peygamberin (s.a.s.) bu günde oruç tutulmasını teşvik eden başka hadisleri de vardır. Bir hadiste, “Âşûrâ günü orucunun önceki yılın günahlarına keffâret olacağını zannederim.” (Tirmizî, Savm, 48) buyurmuştur. Başka bir hadiste de âşûrâ orucuna işaret ederek “Ramazan orucundan sonra en fazîletli oruç Allah’ın ayı olan Muharrem ayında tutulan oruçtur.” (Tirmizî, Savm, 40) buyurmuştur.
Hz. Peygamberin (s.a.s.) yahudilere muhalefet için ertesi sene âşûrâ orucunu Muharrem’in dokuzuncu günü de tutacağını söylemesi (Ebû Dâvûd, Savm, 66); bu orucun Muharrem ayının dokuzuncu ve onuncu veya onuncu ve on birinci günlerinde tutulmasının daha doğru olacağına işaret etmektedir (Bkz. Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, IV, 52; Abdürrezzâk, el-Musannef, IV, 287).
Şu da bilinmelidir ki, Ramazan orucu farz kılınınca Hz. Peygamber (s.a.s.), isteyenlerin âşûrâ orucu tutup isteyenlerin tutmayabileceğini belirtmiştir (Buhârî, Savm, 69; Müslim, Sıyâm, 113-126).
Leave feedback about this