Mevlevîlik deyince ilk akla gelen semâ’, lügatte işitmek mânâsındadır. Terim olarak, mûsikî nağmelerin dinlerken vecde gelip hareket etmek, kendinden geçip dönmektir.
Hz.Mevlânâ zamanında belli bir nizâma bağlı kalmaksızın dînî ve tasavvûfî bir coşkunluk vesîlesiyle icrâ edilen sema’, sonradan Sultan Veled ve Ulu Ârif Çelebi zamanından başlayarak Pîr Âdil Çelebi zamanına kadar tam bir disiplin içine alınmış, sıkı bir nizâma bağlanmış; icrâsı öğrenilir ve öğretilir olmuştur.
Sema’, sembolik olarak, kâinatın oluşumunu, insanın âlemde dirilişini, Yüce Yaratıcı’ya olan aşk ile harekete geçişini ve kulluğunu idrak edip “İnsan- ı Kâmil” e doğru yönelişini ifâde eder.
Mevlevilikte dönmek tabiri yoktur. Mevleviler Sema’ eder. Her tarikatın zikir ederken (Allah’ı anarken) kendilerine özgü bürhanları vardır. Mevleviliğin de bürhanı Sema‘ dır.
Sema’ belli kuralları ve teknik eğitimi olan bir zikir şeklidir. Sema eğitimi alırken vücudu yavaş yavaş belli eğitimlerle hazırlayarak baş dönmesi ortadan kalkar.
Sema’ ederken semazen her çarh’da Allah ismini (ism-i celal) okur. Ve her selamın anlamlarını düşünerek bir vecd içinde Allah’ı anar. Bir de mühim olan şuursuzca dönmek değil, Sema’ ederken Allah’ı düşünmektir. Bu sayede Allah’ın sevgisini kazanmaktır. Hissettiklerimize gelince anlatılacak veya yazılamıyacak kadar bir duygu selidir
“Sema” lügatte “İşitmek” manasında kullanılmıştır. Sembolik olarak ta, kainatın oluşumunu, insan oğlunun alemde dirilişini, Allah’ a olan Aşk ile harekete geçişini ve kulluğunu idrak edip İnsan-ı Kamil ‘e doğru yönelişini ifade eder. Terim olarak ise sema, musiki nağmelerin dinlerken vecde gelip hareket etmek, kendinden geçerek kendi etrafında dönmek, ayakta zikretmektir.
Sema’ eden canlara Sema’zen denilmiştir.
Sema’ yapılan yere Semahane denir.
Semahane ‘nin daireselliği: Kainat’ ı,
Sema başlangıcında kolların çapraz bağlı olarak duruş :Tevhid’ i,
Sağ taraf : görünen ve bilinen Madde/şahadet âlemi’ ni,
Niyaz vaziyetinde ayakta durması Allah’ın birliğini, tevhid’i temsil eder.Sema ederken sağ eli yukarıya sol eli aşağıya bakacak şekildedir. “Allah’tan aldıklarını kendisine mal etmeden halka ulaştırmaktır; bir yokuz; görünüşte var olan; vasıtalık eden bir suretten başka şey degiliz” Aynı mealde “Göğe ağarız, yere yağarız; aleme rahmetsiz; sıfatlardan zata varırız; zattan sıfatlar alemine, zuhur alemine geliriz; alemlere rahmet olan Hz. Muhammed’de ((S.A.V).) yok olmuşuz biz demektir.Sema vaziyeti sanki ters bir “la“ şeklindedir insan gövdesiyle beraber “illa” ya tekabül eder. “la” ve “illa“, müslümanlığın esas umdesi olan “la ilahe illallah”(Allah’tan başka ilah yoktur) sözünü temsil etmekle beraber mutlak varlığı ispat, ondan başka bütün mevhum varlıkları nefiy (reddetme) esasını içine alır.Herkes semazen olabilir mi?
Mevlevilerde sema‘; aşk ve cezbeyi meydana getirmek için bir vesiledir. Her Mevlevi, mutlaka sema’ etmesini bilir. Meşk edip sema’ etmeyi öğrenmiye “sema’ çıkarmak”, sema’ öğrenmiş Mevleviye de “sema’zen” adı verilir.
Mevlevi olmadan Semazen olunmaz. Çünkü Sema’ Mevleviliğin bir cüzüdür
Sema Töreninin Bölümleri
Sema Töreni 7 bölümdür. Her bölümün ayrı bir manası vardır.
2.Bölüm: Bu methiyeden sonra bir kudüm darbesi duyulur. Bu vuruş Allah’ın (C.C.) kâinatı yaratışındaki “Kün = Ol” emrini temsil eder. (Kur’ân .S. 36/A:82)
3. Bölüm:Her şeye can veren “Nefesi” nefhayı İlâhiyyeyi temsil eden bir ney taksimi duyulur.
4. Bölüm: Sultan Veled devridir. Bu, Semâzenlerin birbirine üç kere selâm vererek, bir peşrevle dairevî yürüyüşüdür. Şekilde gizli ruhun ruha selâmıdır.
5.Bölüm: Semâ töreni 4 Selâmdır. Semâzen üstündeki siyah hırkayı çıkararak, sembolik olarak, hakikate doğar,kollarını bağlayarak bir rakamını temsil eder böylece Allah’ın birliğine şahadet eder, Şeyh Efendi’nin elini öperek semâya girme izni alır,
Semâ’ya başlar.
-
1.Selâm, insanın, bilgiyle hakikâte doğarak,
Yüce Yaradan’ını ve kendi kulluğunu idrâkidir…
-
2.Selâm, insanın yaratılıştaki nizamı, azameti müşahede ederek, Allah’ın kudreti karşısında hayranlık duymasıdır….
-
3.Selâm, insanın hayranlık ve minnet duygusunun “aşk”a dönüşmesiyle, aklın “aşk”a kurban oluşudur. Bu tam teslimiyettir, Allah’a vuslattır,
Sevgilide yok oluştur! Bu-dizim’de en yüksek mertebe olan “Nirvana”dır, İslâmiyetteki “Fenâfillâh”tır. Ancak İslâmiyette en yüksek mertebe kulluk mertebesidir.
-
4.Selâm ise, insanın manevî yolculuğunu tamamlayıp, kaderine razı olarak, yaratılıştaki vazifesine, kulluğuna dönüşüdür. Bu Selâma Şeyh Efendi ve Semâzen başı da iştirak ederler.
6. Bölüm: “Meşrik de Allah’ındır, mağrib de. Hangi tarafa dönerseniz, Allah’ın yüzü oradadır. Çünkü Allah Vasi’dir, Alîm’dir” (Bakara s.2 115nci) âyetinin okunduğu Kurân-ı Kerim tilâvetiyle devam eder.
7.Bölüm: Semâ töreni, bütün Peygamberlerin, şehitlerimizin ve bütün inananların ruhları için okunan bir fatiha ve devletimizin selâmeti için bir dua ile son bulur…
Leave feedback about this